Zaman Durduğunda
Hamileliğimin son haftalarına yaklaştıkça, içimdeki heyecan yerini bir karışım duygusuna bıraktı. Hem bekliyordum hem de bu bekleyişin sonsuza dek sürebileceğini hissediyordum. Vücudumdaki her değişim, her küçük hareket bana ‘zamanın geldiğini’ hatırlatıyordu ama o büyük an bir türlü gelmiyordu. Beklemek zor; fakat her şeyin böylesine değerli bir sonuca varacağını bilmek, o zorluğu hafifletiyor.
Her sabah uyandığımda, “Bugün mü acaba?” diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Bebek hareket ettikçe içim huzur doluyor, ama aynı zamanda karnımdaki ağırlık bana artık sona yaklaştığımızı söylüyordu. İçimdeki bu küçük mucizeyle tanışmak için sabırsızlanıyordum. Ama bir yanım da korkuyordu. Nasıl olacak? Ne kadar zorlanacağım? Anneliğe adım atmak beni nasıl değiştirecek?
Bir akşam kasılmalar hafif hafif başladı. İlk başta sadece sıradan bir rahatsızlık gibi geldi. Ama zaman geçtikçe o rahatsızlık kendini ritmik bir baskıya bıraktı. O anda her şey çok gerçek oldu. Yanımda eşim, bana bakarken gözlerindeki o endişe ve heyecanı gördüm. O da benimle aynı duyguları yaşıyordu. Beraberce hastaneye gitmek için hazırlanmaya başladık. Her şey daha önce hazırladığımız gibi ilerliyordu ama içimdeki hisler tamamen yeni ve yoğundu.
Hastaneye vardığımızda, oradaki soğuk beyaz ışık bile beni rahatsız etmedi. Zihnimde sadece tek bir şey vardı: Bebek geliyor. Kasılmalar gittikçe daha sıklaştı, nefes almayı hatırladım. O anda bir kursa gitmenin ne kadar değerli olduğunu fark ettim. Nefes aldıkça, her kasılmada biraz daha rahatladım, her nefesle biraz daha yaklaştım o an’a.
Sonra… her şey durdu. O anı asla unutamam. Bebeğimi kollarıma aldığımda dünya durmuştu. Etrafımda kim vardı, ne oluyordu hiç fark etmedim. Sadece o minik yüzü gördüm. Küçücük elleri, buruşmuş cildi… Ve kokusu, ah o bebek kokusu. O kokuyu ilk aldığım an, her şeyin gerçekten anlam kazandığını hissettim.
İlk defa annelik bu kadar gerçekti. O zamana kadar karnımda hissettiğim hareketlerin, tekmelemelerin, tüm o minik sinyallerin sonunda bu minik mucizeye dönüştüğünü görmek inanılmazdı. Onunla tanıştığım an, tüm korkularım, yorgunluğum, acılarım bir anda kayboldu. Sadece saf bir huzur vardı. İçimde dolup taşan, tarifi imkânsız bir sevgi.
Doğum öyle bir şey ki, ne kadar hazırlansanız da tam olarak nasıl olacağını bilmiyorsunuz. Ama bir şeyden eminim: O an geldiğinde, her şey yerini buluyor. Bebeğinizin kokusu, teni, o ilk bakış… işte o anda tüm sorular, korkular geride kalıyor.
Şimdi dönüp baktığımda, o günü tarif etmek zor. Hem uzun süren bir bekleyiş, hem de göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir zaman. Ama her anı, her saniyesi o kadar değerliydi ki… Anneliğin gerçek anlamını o an öğrendim.